17 Mayıs 2017 Çarşamba

Aşk, Pide, Ölüm

  Uzun süredir yazmak istediğim bir yazı her ne kadar aradan kısa bir süre geçse de. Bazen insanların seni anlamadığını ya da senin onlara bir şeyleri anlatamadığını hissedersin ya o aşamadayım sevgili büllüğüm ( İmla sever arkadaşları dışarıya alalım ) Bugünler de şunu fark ettim gerçekten göz görmezse gönül katlanır geyiği gerçekmiş ama bir fotoğraf ya da bir düşünce bile ağzıma sıçmaya yetiyor. Başlığa bakıp intihar edeceğimi falan sanmayın... Aşk acımı hafifletmek için patatesli pideye gömülüyorum.

    Behzat Ç. gibi triplere yelken açmayacağım ama gerçekten en salakça şeyden bile bir anlam çıkarmak çok yorucu bir şey lan. Bir fotoğraf karesinden bile tribe girip " acep o'mu len?" kafası yaşamak gerçekten kötü. Şimdi ilk iş telefonda ki fotoğrafları kaldırmak ( Aklıma ayrılığın en acı tarafı rehberde ki aşkoşlaraşkoşu ismini değiştirmek adlı karikatür geldi ). Bu işlemi yaptıktan sonra ki levelımız tatile çıkıp kendimize format atmak ve hayata daha mutlu bir insan olarak devam etmek.

  Şu sıralar nedendir bilinmez sevmek/sevilmek mevzusuna iyice takılmış durumdayım ( Milletin mutluluğu bir doz kıskanır oldum galiba lan... Öbüşmeyin her yerde bahimm ). Şöyle arkamı dönüp baktığımda güzel şeyler, güzel insanlar, güzel anılar var ama beni korkutan şuan. Buraya yazmak beni korkutan asıl şey, çünkü ben buraya insanlara söyleyemediğim şeyleri döşüyorum ve bu kısa aralık gösteriyor ki gerçekten bir şeyler yanlış. Birinin yüzünde gülümse olmak gibi bir mutluluk kaynağım olsa keşke ama maalesef o bende yetenek bende yok.

   Bazen mevzuya da kendi yönümden bakıyorum acaba sorun bende mi? ya da ben mi büyütüyorum? gibi ama hepsinde de sorun bende olamaz. Hadi diyelim bu imkansız aşk... Peki bundan öncekiler?
Aldatılmak, terk edilmek, yalanlar üzerine kurulu bir ilişkide kendini bulmak vs vs... Liste uzar gider sonucunda baktığında yine kaybeden benim ( Hayır aga onlar seni kaybetticiler sizi de bir dışarı alalım ).Bir yönden bakınca gerçekten sevildim mi diye... Belki evet, belki hayır ama tek bir şey biliyorum mutluydum onu elimden aldılar. Ha siz sormadan cevaplıyayım, tabi ki mutluluğum birine bağlı değil ama hayatın yüklenmelerini kaldırırken insan birini istiyor, benim ki de aha öyle bir mutluluk işte yalnız olmadığı mı bilmek gibi bir şey. ( Bu arada bunu saat 01:36 da battaniye altında yazıyorum da baharda hiç o trip olmuyormuş lan. ). Benim bu bakış açıma insanların genel bakış açısı ise " arama o gelirse gelir.."  ama problem şu ki ben bir şey aramıyorum kalp seçiyor bende koşuyorum sonunda zararlı ben oluyorum.

   İnsanlara göre " sana kız mı yok ? " ya da " unutursun iki güne hacı " gibi laflar kullanılınca biz düzelmiş oluyoruz. Geçen bir şarkıda duydum ( Evet arabesk rap... ) " Kalbi ağlayanın kamuflajıdır gülüşü.... " aynen öyle durum. Siz dışarıya gülüyorsunuz insanlar sizi mutlu sanıyor. ( Somurtursan da bu sefer somurtuyorsun diye laf yiyorsun. Ne istiyorsunuz bizden amk ?). Gülüyorum çünkü gülmek istiyorum, mutlu olmak istiyorum... ( Annem kapıyı açıp niye uyumadın hasta mısın diyor.... Hayır iki dakika duygusala bağlayacağız ona da izin yok lan....).

  BİR AŞK ACISI ÖLÇÜTÜ: DUBLE PATATESLİ PİDE

  Pazartesi kendimi evde tutamayıp dışarı attım.( Derse gitti... ) sonra kendimi avm de buldum ve pide yerken bazı şeyleri sorgularken buldum kendimi. Saçma gelse de kendimi öyle bir anda mutlu hissettim. Biraz olsun dışarıda olmanın etkisiyle bazı şeyleri unutup ağrıyı biraz dindirebildik ama eve ya da telefona bakınca yine sıkıntı büyük aga. '90 lar da doğup büyümüş bir insan evladı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki şu an ki aşk acısı bile daha zor lan. Eskiden Msn'den silerdi ya da ne biliyim en fazla Facebook'tan o zaman sadece girer iki bakar çıkardın. Şimdi ise İnstagram, Snapchat vs vs. var oğlu var anasını satayım. Bunun getirisi gereksiz bir göze sokma ki benim gibi her şeyi kendine dert edinip takabilen insan için duble feci bir durum ( Obsesif miyim lan yoksa ?).

  Hayat çok garip lan. O kafasını yastığa koymuş mutlu mutlu uyurken onu özleyip acısını çeken biri var. ( Çok Türk dizisi oldu be ama durum bu. ). Sen öldüğün ile kalıyorsun o öldürdüğü ile.... O zaman yeni konumuza alalım sizi efenim.....

ÖLÜM ÖLÜM DEDİĞİN NEDİR Kİ GÜLÜM BEN SENİN İÇİN BÜTLERİ GÖZE ALMIŞIM

  Aşk ile ölüm ne alaka diyebilirsiniz( Hala intihar etmeyeceğim....). Bağlantısı şu, hayatı öleceğimizi bilerek yaşarız, aşkı da aynı şekilde bir gün biteceği ya da olmayacağını bile bile ama acısını her türlü çekeriz. Kendimize bile bile lades yapmanın değişik bir yolu aşk. Her ne kadar " Benim o garıdan çocuğum olsa ben süper olurum" gibi bir bakış açısıyla mantığa oturtulmaya çalışılsa da bana göre yaşamak için en güzel nedenlerden biri. ( Tabi ki düzgün biriyle ). Bu iş eş seçmekten ya da kendini bulmaktan öte gelen bir şey gibi geliyor bana çünkü kayıp noktanı demeyeceğim ama bir nokta da eşini buluyorsun hayatını paylaşacak, hayatı beraber göğüsleyebileceğin, beraber eğlenebildiğin bir insan... Bunu bulmak ve yaşatmak çok değerli bana göre.

BUGÜN NELER ÖĞRENDİK ÇOCUKLAR 

   Yine özet geçilecek bölüme geldiğimize göre söyleyebileceğim şeylerin en güzeli çıkın gezin, dünya devam ediyor. Üzülüyoruz, acıtıyor vs. eyvallah ama sizi düşünmeyen birini biz niye düşünüyoruz lan? " Sini irkidiş ilirik siviyirim " lar ile kendimizi avutmayalım ya da " Sini sivmiyi dinidim villi bik" lar ile... Çıkın gezin anasını satayım, hava güzel mevsimlerden bahar ( Beni örnek almayın tabi ben gidip pide yiyorum... Bu arada hastalandım bayağıdır spor yapamıyorum tombikto olacağım. ).

   Bu sefer ki yazı yavan oldu gibi geliyor ama dediğim gibi ne okunma kaygım var ne de başka bir kaygım. Tek isteğim içimi dökebileceğim bir yer bu sahtelikler içersin de. Buranın en güzel yanı sizi yargılayan biri yok ya da aldığınız saçma kararları durmadan yüzünüze çarpan insanlar bulunmuyor, biz bizeyiz burda. O yüzden rahat rahat dökebiliyorum ki işin en tatlı yanı bu blogu bilen insan sayısının iki ya da üç olması onunda getirdiği bir rahatlık var tabi ki. ( İsmim eşek kadar yazmasa bir de.... ). Burada kaldırdığım yazılar ve hala duran yazılar benim iç dünyamın en saf şekilde yansıması. Şu zamana kaldırdığım yazılar zaten genel olarak istemediğim insanlara duyduğum sitem ya da geri kazanma isteğiydi. ( Baya forumlarda böyle konu açmışım gördükçe utanıyorum... Bu arada kaldırdığım tek yazı P.'ye mektup ). Yazıyı bitirmek gerekir ise biraz tırt olan bu yazıyı tek isteğimle bitirmek istiyorum, BENİ SEVİN LAN.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder