22 Mart 2018 Perşembe

Ruh törpülenmesi

Merhaba günlük bu gün nasılsın? (iğrenç espri ile başlayalım)

Son zamanlarda kendimde keşfettiğim şey, iyice körelmiş olmam. Eski neşem, yaratıcılığım, enerjim vs. puf oldu. Belki kendimi saçma bir yalnızlık durumu içerisinde hissettiğim için olabilir ama gerçekten eridiğimi hissediyorum. Eskiden sadece bir kelimeden üç tasarım çıkarabilen ben şu an boş layerlar ile kardeş kardeş bir hayat sürüyorum. Eski halime nasıl döneceğim hakkında en ufak bir fikir yok. Çizgi film, karikatür dergisi vs deneyeceğim bakalım...

Bu iş sadece grafik, tasarım vs etkilemedi, fotoğraf çekmemi de engelliyor. İçimden bir normalize ben çıktı resmen. 9-6 plaza insanı oldum. Silkelenip kendime gelip eski eğlenceli zamanlarıma dönmem lazım. Bununla ilgili arkadaşımın yaptığı yorum bana en mantıklı gelenlerden biri oldu. İnsanları mutlu etmekten ve saçma insanlarla beraber olmaktan artık kendimi yorduğumu, kendimi kaybettiğimi onlara dönüştüğümü söyledi. Haksız da sayılmazdı baktığında hiç istemediğim hatta kınadığım çıkarcı, ruhsuz, gıybetçi insan olmuştum. Kâr olarak sayılacaksa en azından o durumdan kurtuldum ama şu an eski yaratıcılığım, eski enerjim yok. Sevgili bile bulmaya çalışmıyorum... (Evet ben) Her şeyden vazgeçiş gibi salakça triplere girmediğimi ummaktan yapabileceğim başka bir şey yok. Şükretmekten nefret eden bir insan olarak şu an bile yaşlı teyze gibi halime şükreder oldum...

Etrafımdaki insanları değiştirmeye başladım ama yarattığı zararları kapatmadan kendimi tam hazır hissedemiyorum. Potansiyelimi ortaya koyamamak çok acı... Benden gerizekalı insanların sadece benden daha girişken olduğu için benden ileride olduğu görmek üzücü. Hala okulda aldığı notlarla övünen insanların bir yerlere gelip saçma sapan triplere girmesi bana acı veriyor. O beyinsizlerden ne farkım var diye düşünüyorum... Tek fark girişkenlik.

Şu andan örnek vermek gerekirse, yaptığım işin teknik alt yapısı vs. bende varken girişkenlik olmadığı için kekolo gibi kendimi arkaplanda tutuyorum. Denyolar önüme geçmiş ilerliyor.
Aslında bu işi düzeltmenin yolu basit ama o yol pek öyle olmuyor.... Antideprasan atasım var ama onuda almayı kendime yakıştıramıyorum. Her olay olduğunda ilaca yapışan kekololar gibi olmak istemiyorum. Benim her şeyi çözüp buraya minnoş minnoş şeyler paylaşmaya dönmem gerek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder